Türkiye’de Yeni Yapılacak Konut Projelerinin Enerji Verimliliği İle Elde Edilecek Tasarruf Ve Bu Tasarrufun Ulusal Enerji İhtiyacını Ne Seviyede Azaltacağının Analizi

 

İTÜ Vakfı Dergisi Temmuz Eylül 2014 tarihinde yayınlanmış olan makaledir: 

Giriş

Dünya Enerji İstatistikleri Raporuna göre yıllık enerji tüketimi 2010’da dünyada %5.6, OECD ülkelerinde %3.5, gelişmekte olan ülkelerde %7.5 artarken, Türkiye’de %9.8 artmıştır. Enerji tüketiminde gözlemlenen bu yükselmenin, gelecek dönemde de artarak devam etmesi beklenmektedir. Buna göre, 2009-2035 döneminde küresel birincil enerji talebinin %40 artacağı tahmin edilmektedir. Türkiye, enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülkedir ve enerji ihtiyacı hızla artmaktadır. Dünya Enerji Konseyi’nin Türk Ulusal Komitesi’ne göre, önümüzdeki on yıl içinde Türkiye’nin yıllık enerji tüketiminin iki katından fazla artması beklenmektedir. Türkiye’nin 2002 yılında enerji ithalatının toplam ithalatındaki payı %12 iken, bu oran 2009’da %21’e çıkmıştır. Enerji tüketiminde yaklaşık 2/3’ü teşkil eden doğalgaz ve petrolde dışa bağımlı olması Türkiye’nin enerji stratejisinin belirlenmesinde çok önemli bir role sahiptir [1].

Türkiye karbondioksit salımı açısından değerlendirildiğinde %1.3’lük payla dünyada 13. sırada yer almaktadır. 1990 yılında atmosfere yıllık olarak 200 milyon ton karbondioksit bırakırken, CO2 salımı 2004 yılında yaklaşık 350 milyon ton, 2010 yılında ise 400 milyon tona ulaşmıştır. Bu artış hızıyla, Türkiye OECD ülkeleri arasında en yüksek salım artışına sahip ülke durumundadır. Sera etkisine yol açan karbondioksit emisyonunun büyük bir kısmı enerji üretimi ve tüketiminde fosil yakıtların kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle fosil yakıt kullanımını ve fosil kaynaklar yerine çevreye zarar vermeyen yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliği hedeflenmelidir [1].

Enerji verimliliği ve CO2 salımı inşaat sektörü için özellikle önem taşımaktadır. AB ülkelerinde binaların toplam enerji tüketiminin %40’ından, toplam CO2 salımının ise %36’sından sorumlu oldukları tahmin edilmektedir. Diğer yandan, UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) tarafından hazırlanan rapor, dünyadaki toplam enerji tüketiminin üçte birinden fazlasının binalarda tüketildiğini, bunun çoğunlukla ısınma, aydınlatma, havalandırma gibi binaların sürekli ihtiyaçlarından kaynaklandığını ifade etmektedir. Raporda, inşaat malzemeleri üretimi, inşaat ve bina yıkımı gibi faaliyetlere ayrılan enerjinin binalar tarafından harcanan enerjinin ancak %10-20’sine eşit olduğu vurgulanmaktadır [2].

Türkiye’de enerjinin yaklaşık %40’ı binalarda tüketilmektedir. Binalarda tüketilen enerjinin büyük bir kısmı (yaklaşık %70-80) ısıtma ve soğutma amaçlı, geriye kalan kısmı (yaklaşık %20-30) ise aydınlatma ve elektrikli cihazlarda kullanılmaktadır. Benzer şekilde, Türkiye’de tüketilen toplam elektriğin yaklaşık %43’ü binalarda, %25’i konutlarda kullanılmaktadır ve binalar enerji tüketiminde sanayi sektöründen sonra ikinci sırada yer almaktadır [3].

Türkiye’de son yıllarda enerji verimliliği başta olmak üzere iklim değişikliği konusunda büyük adımlar atılmıştır. Binalarda Isı Yalıtım Standardı TS 825 ile 2000 yılında başlayan süreç; Enerji Verimliliği Kanunu (2007), Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Arttırılmasına Dair Yönetmelik (2008), Binalarda Isı Yalıtımı Yönetmeliği (2008), Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği (2008) gibi yasa ve yönetmeliklerle ivme kazanmıştır.

Kyoto Protokolüne katılmamızı müteakip 2010 yılında “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi 2010-2020” yayınlanmıştır. 2011 yılında yayınlanan, küresel iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya yönelik enerji, binalar, atık, ulaşım, sanayi, tarım gibi pek çok sektörde eylem planları ve hedefler belirleyen “İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı 2011-2023”ün bina sektöründeki 2023 hedefi; binalarda yenilenebilir enerjiyi arttırmak ve 2017’ye kadar tüm binalara Enerji Kimlik Belgesi verilmesidir.

2012 yılında yayınlanan “Enerji Verimliliği Strateji Belgesi 2012-2023”te ise binaların enerji taleplerini ve karbon emisyonlarını azaltmak; yenilenebilir enerji kaynakları kullanan sürdürülebilir çevre dostu binaları yaygınlaştırmak, kamu kuruluşlarında enerjiyi etkin ve verimli kullanmak amaçlanmaktadır. Hedeflerden biri, “2023 yılına kadar enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları alanlarında, yurt içinde gerçekleştirilen AR-GE sonuçlarına dayanarak üretime aktarılmış özgün tasarım ve/veya ürün sayısı en az elli (50) olacaktır” şeklindedir. Ayrıca Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde, 2023’te Türkiye’nin GSYİH başına tüketilen enerji miktarının 2011 yılı değerine göre en az %20 azaltılması hedeflenmektedir. Hedeflerden bir diğeri de, 2010 yılındaki yapı stokunun en az dörtte birinin 2023 yılına kadar, sürdürülebilir yapı haline getirilmesidir.

Devletin öncülüğünde başlamış olan yukarıdaki gelişmeler, özel sektör ve sivil toplum örgütlerinin de konu ile ilgili çalışmalarını hızlandırmasını sağlamıştır. Yasa ve Yönetmeliklerce uyulması zorunlu sistemlerin yanı sıra uluslararası yeşil bina sertifikasyon sistemleri ve Çevre Yönetim Sistemleri (ÇYS) vb. standartlar gibi gönüllü sistemler de hem bina yapım aşamaları süresince hem de bina yaşam ömrü boyunca enerji verimliliği ve çevre konularında uyulması gereken uygulamaların hayata geçmesini sağlamaktadır. Ülkemizde LEED, Breeam, DGNB başta olmak üzere gönüllü uluslararası yeşil bina sertifikalarını almaya hak kazanan ve bu sertifikaları almak üzere kayıt yaptıran bina sayısı her geçen gün artmaktadır. Bugün gelinen noktada ise artık yerli bir sertifikanın kaçınılmaz olduğu anlaşılmış ve devletin desteği ile Türkiye’ye ait yerel bir Yeşil Bina Sertifikası oluşturulma çalışmaları başlatılmıştır.

makalenin devamını  buradan okuyabilirsiniz:   http://www.ituvakif.org.tr/dergi/sayi_65.pdf

Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Planlama, İlke ve Kriterlerinin Geliştirilmesi Çalıştayı

20 Eylül 2017 tarihinde Ankara’da, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Müdürlüğü’nün İstanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte düzenlediği, kentsel dönüşüm uygulamalarında planlama, ilke ve kriterlerinin belirlenmesi çalıştayına davet üzerine katıldım.

Çevre Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ve İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Y.Doç Dr. Başak Demireş ve Şehir Bölge Planlama Bölüm Başkanı Prof. Dr Mehmet Ocakçı’nın konuşmaları ile başlayan çalıştayda, gerek özel sektörden gerekse üniversiteden bir çok katılımcı ile birlikte, kentsel dönüşüm uygulamalarında yer alan sorunlar tespit edilerek, çözüm önerileri ortaya konuldu.  Kentsel dönüşüm finansmanı başlığında davet edildiğim çalıştayda görüşlerimizi oluşturarak proje kuruluna iletmiş olduk. Bu konu hakkında daha önce yazmış olduğum makaleler ve “kentsel dönüşümün boyutları” yazı dizisine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz..

 

Prof. Dr. Mustafa Öztürk açılış konuşması

Çalıştay toplantıları

 

 

Kentsel Dönüşümde Yeşil Bina Tasarımı

Emlak jet ile yaptığımız röportajı buradan okuyabilirsiniz.

Dar Gelirliler İçin Konut Politikaları

Dar gelirliler için konut politikaları nasıl olmalı konusunu GİSP’ te ( gayrimenkul için strateji platformu) ele aldık. Toplantıya dair haberleri aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.

 

http://www.emlakdream.com/haber/dar-gelirliler-nasil-konut-sahibi-olabilir/83909

Yeşil Binaların Geliştirilmesi Yatırımı ve Finansmanı Eğitimi

 

 

30 Mayıs 2017 ‘de GİSP (Gayrimenkul İçin Strateji Platformu) ve YTÜ (Yıldız Teknik Üniversitesi) Gayrimenkul Geliştirme Sertifika Programı kapsamında “Yeşil Binaların Geliştirilmesi, Yatırımı ve Finansmanı” konulu eğitimi verdim. Eğitimin içeriği;

  1. Yeşil Bina Nedir? Dünyadaki Değerleme Sistemleri Modelleri
  2. Yeşil Bina Yatırımlarında Bir Karar Alma Modeli Olarak Optimizasyon
  3. Yeşil Ve Enerji Verimli Proje Geliştirmede Finansman Modeli Örnekleri, Kurumlar, Fonlar, Mevcut Uygulamalar,
  4. Yeşil Ve Enerji Verimli Binalar Konusunda Geliştiriciler Ve Müşteriler İçin Finansman Fırsatları, Türkiye’de Oluşturulabilecek Olası Modeller idi. 

Yeşil ve Enerji verimliliği projelerinin sadece tasarım ve imalat süreçlerinden değil, aynı zamanda bir geliştiriciler için finansal model olarak ele alınması konularını anlattım oldukça keyifli bir eğitimdi katılımcılara tekrar teşekkür ederim.

GİSP YTÜ Gayrimenkul Geliştirme Sertifika Programının detaylarını aşağıdaki linkten öğrenebilirsiniz.

http://www.gisp.org.tr/index.html

MIT Center for RE “Dünya Gayrimenkul Forumu 2017” Boston

 

           

 

ABD Bostos’da yer alan MIT (Massachusetts Institute of Technology) Gayrimenkul Geliştirme Enstitüsü tarafından düzenlenen “Dünya Gayrimenkul Forumu 2017” ye bu yıl da katıldım. Her yıl olduğu gibi bu sene de oldukça yenilikçi ve güncel fikirler edinerek döndüğüm konferansın notlarını buradan okuyabilirsiniz.

Konferans 18 – 19 Mayıs tarihlerinde, MIT Mimarlık fakültesinin harikulade atmosferinde, dünyanın dört bir yanından gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren çoğu MIT mezunu üst düzey yöneticilerin katılımıyla gerçekleşti. (Türkiye’den kendisi de MIT mezunu olan Dr. M. Emre Çamlıbel vardı. Geçen yıl konuşmacı olarak katılmıştı bu yıl katılımcı olarak oradaydı.) Açılış konuşması her zaman olduğu gibi  dünyada neler oluyor ve teknoloji ve gayrimenkul sektöründeki gelişmeler üzerine oldukça ilham verici  “The Emergence of 4D Printing” (yanlış okumadınız 🙂 4D yazıcılar üzerine)  MIT Self-Assembly Lab.’ın    Co-director + Kurucusu Doçent Dr.  Skylar Tibbits tarafından yapıldı.  Kaya yazıcısı, Hızlı Sıvı Yazıcısı, gibi bir çok yeni yazıcı tipinden bahsetti. Detayları TED Talks için yaptığı aşağıdaki konuşmasından izleyebilirsiniz.

MIT deki konuşmasında özetle;

Geçmişte geleceği robotların şekillendireceğini düşünüyorduk. Şimdi geldiğimiz noktada fark ettik ki robotlar, hem pahalı, hem geliştirmek için zaman ve komplike mühendislik çözümleri istiyor. Üstelik bu pahalı ve üstün dizayn edilmiş robot yeterince akıllı olmuyor. Yeni geldiğimiz noktada “akıllı materyaller” üzerine çalışmalardan bahsetti.  Akıllı kumaşların yazıcılarla şekillendirilerek, ofis mobilyaları olması, ahşabın nemlendirilerek yeniden şekillendirilmesi gibi çözümlerle hiçbir gerçek üretim prosesine girmeden akıllı materyallerin kendi kendilerine şekil almaları ve bunların mimari ve gayrimenkul projelerindeki kullanımları üzerine idi.  Aşağıdaki resimde tekstilden yapılmış bir ofis bölmesini görebilirsiniz.

Diğer panellerde, Para, paranın hareketi, diğer pazarlar, Latin Amerika, Brezilya, Uzakdoğu gayrimenkul pazarlarının elementleri ve durumları ele alındı. Güzel haber şu idi ki bizim gibi gelişmekte olan Latin Amerika ülkeleri ve Çin’de problemler ve uluslar arası yatırımcı için çekinceler hep aynı idi 🙂  politik, yasal ve ekonomik  belirsizlikler, sektörün şeffaf olmayışı, kurumsallık problemleri, aile şirketleri, sermaye eksikliği, vergi problemleri gibi ..

Son akşam kapanış konuşması yine futuristik bir konuda yeni bir gayrimenkul tipinin sahipliği ve işletmesi üzerine idi; “Ticari Uzay yolculukları ve Uzay Turizmi” bu konu oldukça ilginç ve tartışmaya açık, ay kimin gerçekten? Bu yolcuklardan kim vergi alacak?

MIT Dünya GM Forum 2017 hakkında detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

http://www.mitworldreforum.com/

Gayrimenkulde Teknoloji ve İnovasyon Paneli

12 Mayıs 2017 ‘de ULI Türkiye Genç Liderlerin düzenlediği, Gayrimenkulde Teknoloji ve İnovasyon Paneline moderatör olarak katıldım. Sevgili Mete Varas, Tuğra Gönden ve Markus Lehto’nun yeni fikirleri ile Joint Idea’nın güzel atmosferinde, ULI Genç Liderler ile konuştuk.

Panelde dünyada gayrimenkulü etkileyen, yeni yaşam şekillerinden, 3D yazıcılara, yeşil ve akıllı binalardan, yapay zekalara, paranın şekil değiştirmesinden, verinin yeni formlarına kadar bir çok gelişmeyi konuştuk. Panelde ön plana çıkan konular bana göre şöyle idi;

Teknolojide yaşanan yeni gelişmeler, hayatımızı değiştiriyor, daha çok paylaşıyor, daha çok bilgi ediniyoruz. (vaktimizin %60’nı bir ekrana, telefon, tv, pc vs. bakarak geçiriyoruz.)

Facebook’un bir öğrenci yurdunda, Apple’ın bir evin garajında geliştirildiği düşünülürse yeni nesil gayrimenkul tipleri anladığımız bildiğimiz tipte ofisler, yurtlar, evler garajlar değil…

Evet gelişmiş ülkelerde bu yeni yaşam biçimleri yeni gayrimenkul formlarının piyasada hızlı gelişmesine olanak verirken, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde teknoloji, rekabette fark yaratma öncelikli olarak süreç iyileştirmelerde ön plana çıkıyor. Satış pazarlama sürecinde mobil teknolojilerin kullanımı, tapu sürecinde GIS kullanımı, imar süreçlerinin hızlanması gibi uygulamalarla gayrimenkul geliştirme sürecinin alt adımlarının iyileştirilmesi hızlandırılması ile sınırlı kalıyor. Ancak yeni yaşam biçimine göre şekillenecek bir yeni nesil gayrimenkul tipleri ilerisi için oyun değiştirici (game changer) olarak karşımıza çıkacak görüşündeyim.

Son olarak Winston Churchill’in bir sözü; “önce biz binaları şekillendiririz, sonra binalar bizi”

Panel ile ilgili detaylı heberi aşağıdan okuyabilirsiniz..

Türkiye’de Konut Sektörü Politikaları ve Kentsel Dönüşüm

Bu sene 50. yılını kutlayan sektörün en eski derneği İNDER’in yayınladığı İNDERGİ’nin 103. sayısında, “Türkiye’de Konut Sektörü Politikaları ve Kentsel Dönüşüm” üzerine yazdığım makaleye buradan ulaşabilirsiniz

 

 

 

 

 

Proje Yönetiminde Güncel Uygulamalar

Bilgi Üniversitesi Seminer dersimizde bu hafta, Proje Yönetim A.Ş. Kurucusu sayın Haluk Doğançay vardı. 41 yıllık proje yönetim deneyimlerini bizlerle paylaştı. Konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle;

  • Proje Yönetimi, bir çok disiplini barındıran komplike bir süreç
  • Ürün Odaklı geliştirme modelinden, Yaşam süreci odaklı geliştirme modeli geçiş yapıldı.
  • Proje yönetiminde en kritik konu “iletişim yönetimi”.
  • Stratejik planlama projenin başarısında en büyük etkiye sahip alandır.

Yapılan çalışmalarda, stratejik planlamada alınan kararların maliyete etkisi %5 mertebelerinde iken projenin ticari başarısına etkisi %65, tasarım ve mühendislik çalışmalarının maliyete etkisi %10 mertebelerinde iken projenin ticari başarısına etkisi %25 oranında olduğu görülmüş, ancak en büyük maliyet kalemi ve en fazla efor yapım uygulama sırasında harcanırken projenin ticari başarısına etkisi %10 mertebelerinde olduğu görülmüştür.

 

Structural Models of Urban Regeneration in Emerging Markets – Turkey Case

As a national movement, urban regeneration is the future of Turkish residential real estate market. In this paper, the models that let housing sector to make sustainable investments to urban regeneration are examined. In this regard, the purpose of this paper is to investigate the structural models of urban regeneration projects take place in emerging markets from the perspective of Turkish examples. It estimates various business and financial models according to varying dynamics of Turkey’s recent urban regeneration projects. The paper demonstrates decision making approaches to utilize models that will fit better under changing circumstances.
Design/methodology/approach – The paper reviews the differences of urban regeneration projects in developed and emerging markets. It explores the driving forces behind urban regeneration, legal infrastructure, and practices in Turkey specifically. It draws upon recent urban regeneration examples in Turkey. The paper analyses the existing models and proposes methods to choose the proper models that match with the varying dynamics.
Findings – Urban regeneration needs are different for developed and emerging markets and even for each emerging markets. There is no one-fits-all model in urban regeneration projects. Various dynamics play roles in adoption of proper business and financing model in regeneration projects. Decision making process for the model that fits the project usually lacks systematic analysis. However, urban regeneration needs in emerging markets display similar characteristic as they stem from the same dynamics. Hence urban regeneration practices and models can be adapted to the projects of other emerging markets. In planning stage of urban regeneration projects while methods, resources and financing tools are being planned and allocated, a checklist and/or a flowchart consist of some critical questions addressing the proper business models can be used as decision making tools/approaches.
Research limitations/implications – This paper is essentially exploratory and raises a number of questions for further investigation. There is scope to extend the research to examine other business development models and propose advanced decision making approaches addressing complicated factors.
Originality/value – This is the first paper to examine business models in urban regeneration projects and accordingly propose decision making approaches for adopting the suitable model to follow.

 

Read more;
http://www.eres.org/conferences_websites/ERES2015/Book_of_Proceedings.pdf