Yazılar

Yeşil Binaların Geliştirilmesi Yatırımı ve Finansmanı Eğitimi

 

 

30 Mayıs 2017 ‘de GİSP (Gayrimenkul İçin Strateji Platformu) ve YTÜ (Yıldız Teknik Üniversitesi) Gayrimenkul Geliştirme Sertifika Programı kapsamında “Yeşil Binaların Geliştirilmesi, Yatırımı ve Finansmanı” konulu eğitimi verdim. Eğitimin içeriği;

  1. Yeşil Bina Nedir? Dünyadaki Değerleme Sistemleri Modelleri
  2. Yeşil Bina Yatırımlarında Bir Karar Alma Modeli Olarak Optimizasyon
  3. Yeşil Ve Enerji Verimli Proje Geliştirmede Finansman Modeli Örnekleri, Kurumlar, Fonlar, Mevcut Uygulamalar,
  4. Yeşil Ve Enerji Verimli Binalar Konusunda Geliştiriciler Ve Müşteriler İçin Finansman Fırsatları, Türkiye’de Oluşturulabilecek Olası Modeller idi. 

Yeşil ve Enerji verimliliği projelerinin sadece tasarım ve imalat süreçlerinden değil, aynı zamanda bir geliştiriciler için finansal model olarak ele alınması konularını anlattım oldukça keyifli bir eğitimdi katılımcılara tekrar teşekkür ederim.

GİSP YTÜ Gayrimenkul Geliştirme Sertifika Programının detaylarını aşağıdaki linkten öğrenebilirsiniz.

http://www.gisp.org.tr/index.html

MIT Center for RE “Dünya Gayrimenkul Forumu 2017” Boston

 

           

 

ABD Bostos’da yer alan MIT (Massachusetts Institute of Technology) Gayrimenkul Geliştirme Enstitüsü tarafından düzenlenen “Dünya Gayrimenkul Forumu 2017” ye bu yıl da katıldım. Her yıl olduğu gibi bu sene de oldukça yenilikçi ve güncel fikirler edinerek döndüğüm konferansın notlarını buradan okuyabilirsiniz.

Konferans 18 – 19 Mayıs tarihlerinde, MIT Mimarlık fakültesinin harikulade atmosferinde, dünyanın dört bir yanından gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren çoğu MIT mezunu üst düzey yöneticilerin katılımıyla gerçekleşti. (Türkiye’den kendisi de MIT mezunu olan Dr. M. Emre Çamlıbel vardı. Geçen yıl konuşmacı olarak katılmıştı bu yıl katılımcı olarak oradaydı.) Açılış konuşması her zaman olduğu gibi  dünyada neler oluyor ve teknoloji ve gayrimenkul sektöründeki gelişmeler üzerine oldukça ilham verici  “The Emergence of 4D Printing” (yanlış okumadınız 🙂 4D yazıcılar üzerine)  MIT Self-Assembly Lab.’ın    Co-director + Kurucusu Doçent Dr.  Skylar Tibbits tarafından yapıldı.  Kaya yazıcısı, Hızlı Sıvı Yazıcısı, gibi bir çok yeni yazıcı tipinden bahsetti. Detayları TED Talks için yaptığı aşağıdaki konuşmasından izleyebilirsiniz.

MIT deki konuşmasında özetle;

Geçmişte geleceği robotların şekillendireceğini düşünüyorduk. Şimdi geldiğimiz noktada fark ettik ki robotlar, hem pahalı, hem geliştirmek için zaman ve komplike mühendislik çözümleri istiyor. Üstelik bu pahalı ve üstün dizayn edilmiş robot yeterince akıllı olmuyor. Yeni geldiğimiz noktada “akıllı materyaller” üzerine çalışmalardan bahsetti.  Akıllı kumaşların yazıcılarla şekillendirilerek, ofis mobilyaları olması, ahşabın nemlendirilerek yeniden şekillendirilmesi gibi çözümlerle hiçbir gerçek üretim prosesine girmeden akıllı materyallerin kendi kendilerine şekil almaları ve bunların mimari ve gayrimenkul projelerindeki kullanımları üzerine idi.  Aşağıdaki resimde tekstilden yapılmış bir ofis bölmesini görebilirsiniz.

Diğer panellerde, Para, paranın hareketi, diğer pazarlar, Latin Amerika, Brezilya, Uzakdoğu gayrimenkul pazarlarının elementleri ve durumları ele alındı. Güzel haber şu idi ki bizim gibi gelişmekte olan Latin Amerika ülkeleri ve Çin’de problemler ve uluslar arası yatırımcı için çekinceler hep aynı idi 🙂  politik, yasal ve ekonomik  belirsizlikler, sektörün şeffaf olmayışı, kurumsallık problemleri, aile şirketleri, sermaye eksikliği, vergi problemleri gibi ..

Son akşam kapanış konuşması yine futuristik bir konuda yeni bir gayrimenkul tipinin sahipliği ve işletmesi üzerine idi; “Ticari Uzay yolculukları ve Uzay Turizmi” bu konu oldukça ilginç ve tartışmaya açık, ay kimin gerçekten? Bu yolcuklardan kim vergi alacak?

MIT Dünya GM Forum 2017 hakkında detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

http://www.mitworldreforum.com/

Gayrimenkulde Teknoloji ve İnovasyon Paneli

12 Mayıs 2017 ‘de ULI Türkiye Genç Liderlerin düzenlediği, Gayrimenkulde Teknoloji ve İnovasyon Paneline moderatör olarak katıldım. Sevgili Mete Varas, Tuğra Gönden ve Markus Lehto’nun yeni fikirleri ile Joint Idea’nın güzel atmosferinde, ULI Genç Liderler ile konuştuk.

Panelde dünyada gayrimenkulü etkileyen, yeni yaşam şekillerinden, 3D yazıcılara, yeşil ve akıllı binalardan, yapay zekalara, paranın şekil değiştirmesinden, verinin yeni formlarına kadar bir çok gelişmeyi konuştuk. Panelde ön plana çıkan konular bana göre şöyle idi;

Teknolojide yaşanan yeni gelişmeler, hayatımızı değiştiriyor, daha çok paylaşıyor, daha çok bilgi ediniyoruz. (vaktimizin %60’nı bir ekrana, telefon, tv, pc vs. bakarak geçiriyoruz.)

Facebook’un bir öğrenci yurdunda, Apple’ın bir evin garajında geliştirildiği düşünülürse yeni nesil gayrimenkul tipleri anladığımız bildiğimiz tipte ofisler, yurtlar, evler garajlar değil…

Evet gelişmiş ülkelerde bu yeni yaşam biçimleri yeni gayrimenkul formlarının piyasada hızlı gelişmesine olanak verirken, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde teknoloji, rekabette fark yaratma öncelikli olarak süreç iyileştirmelerde ön plana çıkıyor. Satış pazarlama sürecinde mobil teknolojilerin kullanımı, tapu sürecinde GIS kullanımı, imar süreçlerinin hızlanması gibi uygulamalarla gayrimenkul geliştirme sürecinin alt adımlarının iyileştirilmesi hızlandırılması ile sınırlı kalıyor. Ancak yeni yaşam biçimine göre şekillenecek bir yeni nesil gayrimenkul tipleri ilerisi için oyun değiştirici (game changer) olarak karşımıza çıkacak görüşündeyim.

Son olarak Winston Churchill’in bir sözü; “önce biz binaları şekillendiririz, sonra binalar bizi”

Panel ile ilgili detaylı heberi aşağıdan okuyabilirsiniz..

Gayrimenkul Sektöründe Değerleme

Bilgi Üniversitesi Seminerlerimizde TSKB Gayrimenkul Değerleme Şirketinin Genel Müdürü Makbule Yönel hanım vardı. Gayrimenkul sektöründe değerleme konularından bahsetti. Gayrimenkul sektöründe değerlemenin ana olarak;

  • Banka kredisi teminatı olarak
  • Proje geliştirme aşamasında,
  • Gayrimenkul alım satım, kiralamalarında
  • Şirketlerin (GYO, GYF vb) ve şahısların varlık yönetiminde
  • Şirket birleşmeleri gibi alanlarda kullanıldığını belirtti.

Değerleme standartlarının son dönemde daha da ön plana çıktığını bu konuda değerleme uzmanları birliğinin yaptığını  “Uluslararası değerleme standartları” çalışmasının önemini vurguladı. aşağıdaki linkten bu çalışmaya ulaşabilirsiniz.

http://www.tdub.org.tr/Images/Uploads/UDS_(1).pdf

Geliştirirken Unutulmaması Gerekenler; Megatrendler ve Gayrimenkule Etkileri…

Bu hafta Price Waterhouse Coopers (pwc) Türkiye Ortaklarından Sayın Ersun Bayraktaroğlu ile Bilgi Üniversitesinde,  “Megatrendler ve Gayrimenkule Etkileri” üzerine konuştuk. Ersun Bey, dünyada hakim olan beş mega trendden ve bunların gayrimenkul sektörüne etkilerinden bahsetti. Peki nedir bu 5 mega trend?

  1. Demografik değişim; yaşlanan Batı, gençleşen Doğu
  2. Global Ekonomik güçlerdeki değişim; Gelişmekte olan ülkelerin artan gücü
  3. Hızlanan şehirleşme
  4. İklim değişimi ve sınırlı kaynaklar
  5. teknolojik ilerleme

Sonuç olarak;

  •  Zaman hızla akıyor
  • Dünya Değişiyor…
  • Bu değişime tüm sektörler gibi gayrimenkul sektörünün de ayak uydurması zorunlu
  • Geliştirirken, ileriyi planlarken bu trendleri göz ardı etmek başarıyı ıskalamak olmaz mı? diyerek noktaladık.

Kentsel Dönüşümün Boyutları: İş ve Finansman Modelleri

Gayrimenkul Türkiye Dergisinde yayınlanan Kentsel Dönüşüm Yazısı dizimin 3. yazısını aşağıda okuyabilirsiniz.  

Kentsel dönüşüm yazı dizimizin geçen sayıdaki konusu kentsel dönüşümün şehircilik ve planlama ilkeleri boyutu olmuştu. Bu çerçevede parsel ya da ada bazında dönüşüm yerine bölge bazında yapılacak bütüncül dönüşüm uygulamaları ile kentsel, mekansal, altyapısal, çevre ve enerji verimliliği, sosyal yaşam gibi açılardan da kaliteli ve sağlıklı yaşam alanları elde edebilme fırsatını vurgulamıştık. Bu sayıda ise kentsel dönüşümü planlama yaklaşımları ve şehircilik ilkeleri haricinde,Türkiye’de kentsel dönüşümde uygulana gelen iş ve finansman modelleri ile irdeliyoruz.

 

Kat Karşılığı Modeli

Türkiye’de sermaye eksikliği nedeniyle geleneksel olarak uygulanan kentsel dönüşüm modellerinden biri kat kat karşılığı modeli olup  bu modelde çoğu kez Bakanlık’ın riskli alan ilan etmesinin ardından, ilgili İdarenin plan yapım süreci gerçekleşmektedir. Ancak her zaman bakanlığın, alanı riskli alan ilan etmesi gerekli değildir. Belediye çeşitli gerekçelerle planlarda revizyon yapabilir. Planlama çalışmaları sonucunda, artan emsal kullanımına bağlı olarak, kentin gelişen/ gelişmiş lokasyonunda yer alan arsalar için değer artışı ile serbest piyasa koşullarında Yatırımcı/Müteahhit firmalar da kat karşılığı bazında hak sahipleri ile anlaşma sağlamaktadır. Bağdat Caddesi bölgesindeki kentsel dönüşüm projeleri (riskli yapı tespiti ve kat karşılığı sözleşmeler) ile Fikirtepe projeleri gibi imar artışı ile gerçekleşmiş kentsel dönüşüm projeleri bu modele örnek olarak gösterilebilir. Modelin sunduğu fırsatlar onaylanmış planlar üzerinden anlaşmaya imkan tanıması ve bu sayede daha kısa sürede tamamlanma şansı olmasıdır. Zorluklar ve riskler ise değer ya da yoğunluk artışının mümkün olduğu alanlarda uygulanabilir olması, küçük adalar bazında uygulama yapılabilir olması ve Yatırımcı firmaların binlerce hak sahibi ile tek tek anlaşma süreci zorluğu şeklindedir.

 

Yap-Ver-Sat Modeli

Türkiye’de kentsel dönüşümdeki bir diğer model “yap-ver-sat” şeklinde adlandırılabilecek model olup bu modelde Rezerv Alan ilanı buna bağlı plan yapımı ve Bakanlık onayı süreçleri ile birlikte İdare dönüşecek alanların bir kısmında müteahhit firma ile çalışarak, bir kısmında da doğrudan idare kurumları ile (TOKİ, Emlak Konut, Kiptaş, İlbank vb) vatandaşa yönelik projeler geliştirmektedir.  Riskli alanlardaki hak sahipleri, bu rezerv alanlarda inşa edilen hazır daireler ile kat karşılığı anlaşmakta, boşaltılan riskli alanda yeni bir proje geliştirilerek finansman sağlanmaktadır. Bağcılar, Bayrampaşa ve Esenler bölgelerindeki kentsel dönüşüm projeleri gibi riskli alan ve rezerv yapı alanı ilan edilmiş ve İdare eliyle gerçekleşmiş kentsel dönüşüm projeleri bu modele verilebilecek örneklerdir. Modelin sunduğu fırsatlar İdare güvencesi, inşaatı tamamlanmış hazır konutlarla anlaşmanın kolaylığı ve rezev alanlarda inşaatı tamamlanan konutlara hak sahiplerinin yerleşimi ile kira yardımı ihtiyacı doğurmamasıdır. Modeldeki zorluklar ve riskler ise; İdarenin geliştirici rolü üstlenmesi, her zaman riskli alanlara yakın konumlu rezerv alanı temini mümkün olamaması, kent merkezleri için uygulanabilir olmaması, sürekli bir rezerv alanı ihtiyacı olduğundan sürdürülebilir olmaması şeklindedir. Riskli alanlar henüz boşaltılmadan rezerv alanlara yapılacak konutların finansmanı da bir diğer konudur.

 

Kamu-Özel Sektör İşbirliği Modeli

Diğer bir kentsel dönüşüm modeli kamu özel sektör işbirliğine dayanmakta olup, bu modelde Bakanlığın riskli alan ilanından sonra, kentsel dönüşüm yapma ve uygulama yetkisi belediyeye devredilir. Belediye kentsel dönüşüm hizmetini gerçekleştirmek üzere, bir iktisadi teşebbüs kurar. Belediyenin İktisadi teşebbüsü geliştirici firmalara müşavirlik hizmeti sunarak ve eş zamanlı olarak hak sahipleri ile anlaşmaları yürüterek planlamayı ve süreci yönetir. Eş zamanlı olarak, Belediyenin planları hazırlamasının ardından Bakanlığın onayı ile uygulamaya geçilmektedir. Gaziosmanpaşa ve Adana Çukurova Belediye Evleri Mahallesi (iktisadi teşebbüs yerine özel müşavir firma) kentsel dönüşüm projeleri bu modele gösterilebilecek örneklerdendir. Bu modelin sunduğu fırsatlar; kamunun dengelici rolü ile denge ve güven ortamı, kamunun hak sahipleri anlaşmalarındaki varlığı ile uzlaşı kolaylığı ve daha büyük alanlarda (daha çok hak sahibi ile) uygulama imkânı, anlaşmalarla eş zamanlı olarak kentsel dönüşüm master planlarının oluşturulması şeklindedir. Kamunun anlaşmalardaki varlığı tüm paydaşların beklentilerini ve kamu yararını göz önünde tutularak planlama yapılması fırsatını doğurmaktadır. Uzlaşma sürecinde yaşanan zorluklar, yoğunluk, donatı, yeşil ve açık alanların azlığı, politik ve değere yönelik spekülasyonlar, bürokratik zorluklar, zamanlama, sosyal planlama zorluğu, mülkiyet ve hak sahipliliği sorunları, fiziki yapılaşma zorlukları bu modelde karşılaşılabilecek zorluk ve riskler olarak sıralanabilir.

 

Şirket Modeli

Kentsel dönüşüm modellerinden bir başkası şirket modeli olup bu modelde Belediye’nin plan yapımından sonra Belediye, Yatırımcı/Girişimci firma ve arsa sahipleri ile şirket oluşturulur. Oluşturulan şirket süreci yönetir. Proje kapsamında kamulaştırma yerine imar hakkı azaltımı yapılarak yaratılan değer arsa sahipleri arasında arsa payları oranında paylaştırılır. Belediye, geliştirici ve arsa sahiplerinin birlikte şirket/kooperatif kurarak oluşturdukları ortaklık yapısına sahip kentsel dönüşüm projeleri (Portakal Vadisi, Dikmen Vadisi, GEÇAK, Zafertepe vb.) bu modele verilebilecek örneklerdir. Bu modelin sunduğu fırsatlar; güven ve uzlaşı ortamı, değer arttırımı, arsa sahiplerinin sürecin bizzat içinde olması şeklindedir. Karşılaşılabilecek zorluk ve riskler ise; Şirketin Geliştirici rolü üstlenmesi, daha büyük alanlarda uygulama zorluğu, anlaşmazlıkların süreci uzatması, kamunun yönetimde dengeleyici rol oynayaması, daha çok yatırımcı ile sürecin tıkanması şeklinde sıralanabilir.

 

İhale Modeli

Kentsel dönüşüm modeli olarak karşımıza çıkabilecek bir diğer model ise ihaleye dayanmakta olup bu modelde Bakanlar Kurulu’nun Yenileme Alanı İlanı kararından sonra Belediye yenileme alanı için ihale açar. İhaleyi kazanan Geliştirici firma hak sahiplerinin payını verdikten sonra kalan kısmı kendi adına değerlendirir. 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun” kapsamında ve yerel belediyenin ihale açarak geliştirici ile anlaşması yoluyla gerçekleşen kentsel dönüşüm projeleri (Fener Balat Yenileme Projesi, Tarlabaşı vb.) bu modele verilebilecek örneklerdir. Bu modelin sunduğu fırsatlar; İdare güvencesi ve kent merkezleri için uygulanabilir oluşudur. Zorluklar ve riskler ise; modelin sadece değer ya da yoğunluk artışının mümkün olduğu anlanlarda uygulanabilir olması, daha büyük alanlarda uygulamaya elverişli olmaması, yatırımcı firmaların hak sahipleri anlaşma süreci zorluğu ve bu durumun süreci uzatması,  vatandaşların mağdur edilmesi, adil olmayan uygulamalar sonucu davaların açılması, olumsuz kamuoyu algısı şeklinde sıralanabilir.

 

Kentsel dönüşüm projelerinin tümünde uygulanabilecek tek bir modelden bahsetmek mümkün değildir. Zira kentsel dönüşümde uygulanabilecek modeller; dönüşüm ihtiyacı duyulan alan ya da yapıların niteliklerine, konumuna, dönüşüm alanın yapı yoğunluğuna, alt yapı ve sosyal donatı alanlarının varlığına, dönüşüm ihtiyacının aciliyetine, sosyal yapıya, finansman metodlarına, paydaşlara, kentsel dönüşüm hamlesini kimin başlatacağına ve bunun gibi pek çok etmene bağlıdır. Türkiye’de kentsel dönüşüm uygulamaları, sermaye eksikliği nedeniyle mevcutta daha çok finansman modellerine bağlı olarak şekillenmektedir. Türkiye’de en yaygın uygulama modeli kat karşılığı modeli olup, sıklıkla başvurulan diğer geleneksel modeller ise hasılat paylaşımı, ön satış, yap – sat vb.dir. Bununla birlikte; Emeklilik Fonları, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), Gayrimenkul Sertifikaları, Sukuk, Altyapı GYOları, Gayrimenkul Yatırım Fonları, Alternatif Fonlar, Proje Bonoları gibi alternatif finansal araçlara, bunların çeşitlendirilmesine ve teşviklere ihtiyaç vardır. İmar artışı ve imar hakları transferi gibi teşvikler ile hak sahipleri ve yatırımcılar için birtakım teşviklerin (konut yapım kredisi, faiz destekleri kira yardımı, vergi resim ve harçlardan muafiyet) geliştirilmesi gibi alternatifler hayata geçirilmelidir. Tüm bunlara ek olarak kamu finansmanı ile özellikle yoğun alanlarda kat karşılığı oranını destekleyecek şekilde alt yapı ve donatı yatırımlarının kamu tarafından üstlenilmesi kentsel dönüşüm projelerinin uygulamaya geçebilmesi noktasında ciddi katkı sağlayacaktır.

 

“Women In Built Environment” Buluşması

Boğaziçi Üniversitesi Yapı Kulübü’nün kadınları yapı sektörüne teşvik etmek amacıyla düzenlediği Women In Built Environment etkinliği 11 Mart 2017 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü, Demir Demirgil Salonu’nda yapıldı. Yönetim, gayrimenkul, mimarlık ve finans üzerine sunumların yapıldığı buluşmada deneyimlerimizi genç arkadaşlarımızla paylaştık. “İş hayatında yaşanabilecek durumlara karşı nasıl daha başarılı olunabilir?” sorusuna hep birlikte çözüm getirmeye çalıştık.

KONUŞMACILAR
Zeynep Hümeyda Akdilli Oral (Tekfen Holding Başkan Yardımcısı)
Gülcemal Alhanlıoğlu(CRE Danışmanlık Kurucu Ortağı)
Mehpare Evrenol (Evrenol Mimarlık Kurucu Ortağı)
Neşecan Çekici (Epos Gayrimenkul Danışmanlık ve Değerleme A.Ş Kurucusu ve Yönetici Ortağı, GYODER Yönetim Kurulu Üyesi)
Eda Yeginaltay Kurt (Limak Yatırım Planlama ve Kontrol Direktörü)
Ebru Dildar Edin (Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı)
Murat Yeşildere (Egon Zehnder İstanbul Sorumlusu)

Genç meslektaşlarıma kendi deneyimimden bahsederken; alacağım sorumluluğun kendi eğitimimle ilişkisi olup olmadığına bakmaksızın her konuyu dibine kadar öğrenmeyi hedeflediğimden bahsettim.

Detayları aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.

http://www.arkitera.com/etkinlik/4175/women-in-built-environment

 

YABANCI GAYRİMENKUL YATIRIM FONUNUN TÜRKİYE’YE BAKIŞ AÇISI: 15 G ANALİZİ

1161

16 Şubat 2017 de, Amstar Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zafer Baysal ile, Bilgi Üniversitesinde Yurt dışı kaynaklı çok uluslu yatırımcı tabanına sahip bir gayrimenkul yatırım Fonunun Türkiye’ye bakış açısı ve bu yatırımcıları fona ve dolayısıyla ülkeye yatırım yapmaya cezbetmek için oluşturduğu yatırım tezinin analizi: 15 G analizi hakkında konuştuk. Nedir Bu 15 G?

  1. GELİR BEKLENTİSİ IRR
  2. GÜVEN / HUZUR / EKONOMİK İSTİKRAR
  3. GÜVENLİK SORUNU
  4. GÜVENİRLİK
  5. GELİŞMİŞLİK SEVİYESİ
  6. GLOBAL REKABET ENDEKSİ
  7. GELİŞME POTANSİYELİ
  8. GELİŞME HIZI (GROWTH)
  9. GENÇ BAKIŞ
  10. GERÇEKÇİ BAKIŞ / GERÇEKLERLE YÜZLEŞME
  11. GEOPOLITICS (JEOPOLİTİK KONUM)
  12. GLOBAL TRENDLER / AKIMLAR
  13. GÜNDEMİN GÜNCEL KONULARI VE PARAMETRELERİ
  14. GİRİŞ LİKİDİTESİ İÇİN ÇIKIŞ LİKİDİTESİ DERİNLİĞİNİN MUHAFAZA EDİLMESİ
  15. GÖZLERİNİZDEKİ IŞILTI

Kentsel Dönüşümün Boyutları: Yasal Altyapı

Gayrimenkul Türkiye Dergisi için 2016 yılında hazırladığım “Kentsel Dönüşüm Boyutları” yazı dizisinin ilki olan Yasal Altyapı hakkındaki makaleyi aşağıda okuyabilirsiniz.

2015 yılını sonlandırırken Türkiye gayrimenkul sektörünün gündemindeki en önemli konularda birinin kentsel  dönüşüm olduğunu görüyoruz. Ülkemizdeki 6,7 milyon konutun yenilenme hedefi ile kentsel dönüşümün gelecek 10 yılda da ülke gündemimizin ana maddelerinden biri olmaya devam edeceğini göstermekte. Dolayısıyla 2016 yılında da gayrimenkul sektörünün faaliyetlerinde kentsel dönüşüm önemli bir yer tutacaktır. Bu noktadan hareketle,  2016 yılı süresince her sayıda kentsel dönüşümü farklı boyutlarıyla ele alacağımız bir yazı dizisi oluşturduk. Bu sayıda, kentsel dönüşüm hamlesinin çıkış noktası ve bu çerçevede ortaya konan yasal altyapı yazı dizimizin ilk konusudur. İlerleyen sayılardan ise planlama ve plan etiği, sürdürülebilirlik, yatırım ve finansman gibi farklı boyutları ele alıyor olacağız.

Tarihsel sürece baktığımızda, Türkiye’de özellikle 1950’li yıllardan itibaren gerçekleşen nüfus artışı, kırdan kente göç ve buna bağlı artan şehirleşme oranı ile birlikte kent alanlarında düzensiz ve çarpık yapılaşma ile gecekondu alanları meydana gelmiştir. Bu durum depreme dayanıksız yapılaşma ile birlikte beraberinde düzensiz ve plansız altyapı ve ulaşım gelişimlerini getirmiştir.

Türkiye’de kentsel dönüşüm ilk olarak kaçak yapılaşmanın tasviyesi amacıyla gündeme gelmiş ve takip eden süreçte olumsuzlukların giderilmesi adına başta imar affı ve gecekondu konulu olmak üzere pek çok yasal ve mevzuatsal önlem alınmaya çalışılmışsa da kalıcı bir çözüme ulaşılamamıştır. Yakın zamanda ise kentsel dönüşüm ülkemizde yıpranan kültür varlıkları ve tarihi yapıların yenilenmesi ile düzensiz yapılaşma ve kentleşmenin bertaraf edilmesi ve bina stokunun güvenli hale getirilmesi amaçları ile ele alınmıştır (Tekeli, 2012; Ataöv ve Osman, 2007; Öngören ve Çolak, 2013).

Son olarak 2011 yılındaki Van depremi göstermiştir ki, bu tarihe kadar alınan önlemler her iki yılda bir büyük deprem yaşayan ülkemizdeki depreme karşı dayanıksız bina stokunu iyileştirme noktasında yetersiz kalmıştır.

Türkiye’de kentsel dönüşümle ilgili ilk doğrudan yasal çalışma 2004 tarihinde hazırlanan “Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu”dur. Ankara’nın karayolundan Kuzey girişini kapsayan kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde, o bölgedeki gecekondu yapılaşmasını ortadan kaldırarak, bölgenin fiziksel durumunun ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha sağlıklı bir yerleşim düzeni sağlanması ve bu yolla kentsel yaşam düzeyini yükseltmek hedeflenmiştir. (Öngören ve Çolak, 2013)

Kentsel dönüşüm konusunda ülke genelinde toplu uygulama yapılabilmesi için, 1999 Büyük Marmara depreminden sonra yapılan çalışmalar sonucunda 2005 yılında Belediye Kanunu’nun 73. Maddesinde yapılan değişiklikle yurt çapında uygulanabilcek kentsel dönüşümün yasal altyapısı oluşturulmuştur. 2005 yılında kentsel dönüşüm konusunda bir diğer önemli kanun olan “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” çıkarılarak, şehrin yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş, sit alanı olarak tescil edilen kent bölgelerinin kentin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek bu bölgelerde sağlam konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, kentin tarihi ve kültürel dokusunun yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hedeflenmiştir. (Öngören ve Çolak, 2013)

2011 yılındaki Van Depremi sonrası ise daha radikal bir karar alınarak; 2012 yılında 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiş, Türkiye’nin riskli bölgelerinin ve binalarının afet riskine karşı hazırlanması için bütünsel bir çalışma ortaya çıkarılmıştır. Bu kanun ile başta deprem olmak üzere doğal afetler sebebiyle meydana gelebilecek can ve mal kayıplarının önlenmesi; mülkiyet haklarına saygılı, sağlıklı ve düzenli yerleşme, daha az maliyet ile en fazla sosyal faydanın temin edilmesi, kaynakların plânlı ve verimli kullanılması hedeflenmiştir. Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini oluşturmak üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir (Öngören ve Çolak, 2013). Dolayısı ile bu kanunun ortaya çıkma amacı afet odaklı olup beraberinde ulusal bir kentsel dönüşüm hamlesi getirmiştir.

6306  sayılı Kanun “riskli yapı” ve “riskli alan” tanımlarını getirmiştir. Yasaya göre riskli alan tanımı “zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alan” şeklinde olup, riskli yapı tanımı ise “riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapı” şeklindedir. Kanunla, afet alanlarında yer alan yapılar ile depreme karşı riskli yapıların yıkılıp yeniden yapılmak suretiyle depreme dayanıklı yapılar haline dönüştürülmesi öncelikli olup, kanun söz konusu alanların modern kent yaşamı gerekliliklerine uygun düzenli, sağlıklı, estetik yaşam alanlarına dönüştürülmesi için fırsat sunmaktadır.

Yukarıda değinilen yasalara ilaveten Türkiye’de kentsel dönüşümle doğrudan ve dolaylı ilgili diğer mevzuat aşağıdaki şekildedir:

  • İmar Kanunu
  • Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un Uygulama Yönetmeliği
  • Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği
  • Otopark Yönetmeliği
  • Sığınak Yönetmeliği
  • Yangın Yönetmeliği
  • Enerji Verimliliği Kanunu
  • Binalarda Enerji Verimliliği Yönetmeliği
  • Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği

Kentsel dönüşümle; güvenli ve  afet riskine karşı dayanıklı yaşam olanlarının oluşturulabilmesi, düzenli ve sağlıklı kentleşmenin sağlanabilmesi ve uygulamaların ülke genelinde kalıcı çözümler üretecek şekilde gerçekleşebilmesi için yukarıda anlatılan tüm yasal altyapının bütüncül ve kapsayıcı olarak kentsel dönüşüme entegre edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde daha güçlü bir yasal altyapı ile ulusal kentsel dönüşüm hamlesinin başarıyla hayata geçirilebileceği muhakkaktır.

 

Kaynaklar

 

Ataöv, A. ve Osmay, S. (2007), “Türkiye’de kentsel dönüşüme yöntemsel bir yaklaşım

 

Öngören, G. ve Çolak, İ.N. (2013), Kentsel Dönüşüm Hukuku Kentsel Dönüşüm Rehberi, Öngören Hukuk Yayınları, Istanbul.

 

Öngören, G., Bayraktaroğlu, E. ve Çamlıbel, E. (2015), “Kentsel dönüşümün finansmanı”, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için hazırlanmış rapor.

 

Tekeli, İ. (2012), Türkiye’de Yaşamda ve Yazında Konutun Öyküsü,  Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.